top of page

Birbirimize teşekkür etmeyi, bir kültür haline getirmeliyiz.




Hacı Erol'un çalışma kültürünü, içimizdeki güven, iş birliği ve açık iletişim temelleri üzerine yapılandırılmamız son derece önemlidir.


Şirket içinde yapılan her türlü çalışmanın görev tanımı gereği olduğunun kabul edilmesi, yapılan iş ve çalışmaların karşılığının zaten maaşla ödeniyor olması, teşekkürün ancak ve ancak üstün başarı gösteren kişilerin hak edeceği bir iltifat yöntemi olarak kabul görmesi ve en önemlisi de kültürel olarak alışkın olduğumuz, “Ne gerek var söylemeye” düşüncesi iş yaşamı içinde teşekkür kavramının istenen düzeye erişememesine neden oluyor.


Ekip olarak iş yerinde çalışma arkadaşlarımıza verilen her talimattan ve görevden sonra karşılıklı olarak teşekkür etmek, ekip arkadaşlarımızın işleri daha çok severek, yaratıcılık ve potansiyellerini daha fazla kullanarak, daha hevesli ve motivasyonları yüksek bir şekilde çalışmalarını sağlıyor.


Teşekkür kültürünü; Hacı Erol'da sadece yönetici çalışan arasında değil, tüm ekip arkadaşlarımız arasındada oluşturmamız gereken bir mekanizma olarak görmeliyiz.


Verilen her görev de teşekkür etmeyi, alınan her vazifeyi onaylama cevabı olarak da teşekkür ile cevap vermeliyiz. Ekip içinde birbirimize rica ettiğimiz her iş adımında teşekkür ile birbirimizi motive etmeliyiz.


Müşteri, tedarikçi, yönetici, çalışan denklemini kurgulayacağımız sistemler birbiri ile etkileşimli olarak tasarlandığında daha çok anlam kazanıyor. Müşterilerden ve tedarikçilerden gelen “teşekkürlerin” paylaşımı, ekip arkadaşlarımızın birbirlerine yaptıkları övgüler, yöneticilerin sadece kendi ekiplerini takdir etmesi, övmesi değil, farklı ekip üyelerine gösterdikleri ilgi ve taktir, tam bir sinerji oluşturarak, mutlu iş ortamını destekliyor.


Sadece rakamsal sonuçların ya da hedef gerçekleşmelerinin “teşekkür, ödül veya takdire” konu olduğu yaklaşımı geride bırakmamız gerekiyor. Başarının değil, gayret ve çabanın da takdir edilmesi, kalıcı değer oluşturuyor. Hacı Erol'da herkesin yapılan işe kalbini koyması için, kalıcı bir "teşekkür kültürü" oluşturmak, bizden sonraki çalışma arkadaşlarımıza da bırakabileceğimiz bir miras olacaktır.


Organizasyonda ortak kültür oluşturmaya değinmişken, toksik bir ortamdan da söz etmeden geçmemek gerekir. Toksik ortamları ortadan kaldırmak için kurum içinde gözden geçirmemiz gereken üç temel alan olduğuna inanıyorum; yönetim bakış açısı ve tarzı, davranış biçimleri ve açık iletişim.


Kurumdaki liderlerden başlayarak, tüm kademelerde görev odaklı yönetim tarzına insan odaklı yönetim tarzı eklenmelidir. Günümüzde, insan odaklı organizasyon oluşturmak ve yaşatmak için, ekiple kalıcı ilişkiler kurmak, şirketimizin ulvi amacını birlikte benimsemek, empati geliştirmek, doğru, samimi ve etkin iletişimi sağlamak önemli rol oynuyor. Sonunda da kendisini değerli hisseden ekip arkadaşlarımız, değer oluşturmaya devam ediyor.


Takdir ve teşekkürün kurum kültürü içinde yerleşik alışkanlık halini almasını sağlamanın en kolay yolu, tıpkı bireysel alışkanlık edinimlerinde olduğu gibi bu davranışların düzenli olarak yapılmasını sağlayacak ortamı oluşturup, teşekkür ve takdir edenleri yüreklendirmekten ve kutlamaktan geçer. Bu aşamada restoran müdürlerimize, öncü olma anlamında ciddi görev düşüyor.


Teşekkür edenin ve teşekkürü alanın birbirleri veya ekipleri ile olan olumlu etkileşimi, zaman içinde güçlü iş birliğini de destekliyor, örnek davranış halini alıyor ve dalgalar gibi büyüyor. Teşekkürler; organizasyon kültürünü bir yapboz gibi düşündüğümüzde joker parçalar gibi en önemli yerlere yerleşiyor.


Yazımı okuduğunuz ve aklınızın bir köşesinde tutacağınız için ilk teşekkür benden sizlere gelsin. Sizlere de bol teşekkürlü günler diliyorum.

bottom of page